• 20 Nisan 2024 / Cumartesi 13:03
Hakan Zobu

Hakan Zobu

Zobu Consulting - Yönetim Danışmanı

Politika Geliştirme, Mühendislik ve Yönetim Danışmanlığı alanlarında 2004 yılından bu yana İş dünyası ve Kamu sektörüne danışmanlık hizmetleri sunan İzmir merkezli Zobu Danışmanlığın Genel Müdürü olan Hakan Zobu’nun, aşağıda sıralanan alanlarda 30 yıl deneyimi vardır; Otomotiv İklimlendirme Organik Ürün Pazarlanması, DYY Planlama, İş Sorunların Tespiti ve İyileştirme, Değişim Yönetimi, Proje Yönetimi, Kümelenme, Pazarlama Araştırmaları, Nakliye Soğutucuları Bayi Ağı Kurulumu, İkinci Pazarlara Satış, İhracat Geliştirme, Tüketici Davranışı Araştırmaları, Sosyal Ağ Analizi, Beyaz Eşya Yeni Ürün Lansmanı, Pazarlama Yönetimi, Kırsal Kalkınma, İş Planlama, İstatistikî Analiz, Profesyonel iş yaşamında SAFKAR ve ESKAR firmalarında Pazarlama Müdürlüğü görevini üstlenmiş olan Hakan Zobu, bir süre için Fortune 100 şirketi olan IRCO’ya bağlı THERMOKING TÜRKİYE (TK Klima A.Ş.) şirketinin Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmüştür.

Hakan Zobu

Zobu Consulting - Yönetim Danışmanı

Son Yazıları

Bir Sanayi Devrimini Daha Iskalamak…

Sanayi 4,0! Bize düşen 4-0’lık bir mağlubiyet mi?

Buhar ile çalışan harman makinesinin kullanıma alınması, tarımda mekanize üretime geçiş ve sanayi devriminin başlangıcı olarak kabul edilen 1700’lü yılların sonunda Osmanlı-Rusya ile savaşmaktaydı. Birinci sanayi devriminin yaşandığı yıllarda Kırım’da Rusya, Mısır’da Fransa ile savaşırken, Balkanlar’daki kalkışmaları bastırmaya çalışıyorduk… İkinci sanayi devriminin, diğer bir deyişle yığın üretimin başladığı, işgücü verimliliğinin ve üretimde optimizasyonun gündeme geldiği 1800’lü yılların sonunda Tunus’ta, Fransızlarla, Mısır’da İngilizler ile savaşırken, Balkanlar’da yeni oluşmuş devletçikler ile uğraşıyorduk… Ay’a ilk ayak basıldığı, bilgisayar ve iletişim teknolojisinin gelişmeye başladığı üçüncü sanayi devriminin başlangıcı olarak kabul edilen 1960’lı yıllarında sonlarında ise bir yandan tekrar demokrasiye dönüş deneyimini yaşarken bir yandan da gerek soğuk savaşın etkilerini gerekse Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeleri göğüslemeye çalışıyorduk…

Gerçekten de, ilk üç sanayi devrimini yaşandıkları dönemde içinde bulunduğumuz olağanüstü koşulların etkisi ile anlayamadık, izleyemedik ve yaşayamadık. Diğer bir deyişle ıskaladık… Şimdi yeni bir sanayi devriminin eşiğindeyiz.

Sanayi 4.0

Acaba bu sessiz sedasız ama etkili devrime ne kadar hazırız?

Sanayi 4.0 neler getiriyor? Hayatımızda ne tür değişiklikler olacak? Biz konuyu anlayabilecek miyiz? Gelişmeleri izliyor ve kendimizi adapte etmeye çalışıyor muyuz?

Sanayi 4.0, diğer bir deyişle, dördüncü sanayi devrimi üretim sanayisinin geleneksel yapısından çıkarılmasını, işlerin yapış biçimlerinin değiştirilmesini (örn. 3D yazıcılar), sanayide yüksek derecede otomasyonu, birbirleri ile iletişim kuran makineleri ve üretim modüllerini, akıllı fabrikaları tarif etmektedir. Bu devrimdeki amaç uyum, kaynak verimliliği ve ergonominin hem müşteriler hem de iş-değer sürecinde iş ortaklarının entegrasyonuna ve nihayetinde rekabetçiliğin artışına imkân vermek olarak özetlenebilir.

Sanayi 4.0’ı nesnelerin interneti (internet of things) olarak tanımlamak, cihazların birbirleri ile iletişim kurmasından yola çıkarak başkaca işlevler üstlenmelerini sağlamak yeni hizmetler üretmek olarak tanımlamaya çalışan yaklaşımlar bulunmaktadır. Gerçekten de, yapılan araştırmalara göre, günümüzde 200 milyar adet internete bağlanabilen cihaz, 14 milyar da hâlihazırda internete bağlı cihaz bulunuyorken, 2020 yılında internete bağlı cihaz sayısının 32 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Tüm bu cihazların birbirleri ile iletişimlerinden elde edilecek veriler yeniden üretilecek hizmetler tıpkı bir sanayi devrimi kadar büyük önem arz etmektedir. Ancak, dördüncü sanayi devrimini veya diğer deyişle sanayi 4.0’ı sadece nesnelerin interneti olarak tanımlamak, sadece gelmekte olan büyük değişimin sınırlarını daraltmaktadır.

Sanayi 4.0 akıllı ürünler üretebilen akıllı fabrikalardaki akıllı makinelerin insanlar ile birlikte entegre olması, makine üreten makinelerin, yüksek otomasyon seviyesinde özel partilerde üretim yapabilme yeteneğine kavuşmasıdır.

Bir bakış açısına göre yaşadığımız çağda, özelleştirilmiş bir parti üretimin optimum sayısı ‘bir’dir. Diğer bir deyişle her bir müşteri için, müşteri beklentilerine uygun özelleştirilmiş üretim yapma yeteneğine kavuşulması gerekmektedir. Bu söylemesi çok kolay fakat uygulaması çok zor bir hedeftir. Pazar araştırmasından sipariş alımına, üretimden sevkiyata, satış sonrası hizmetlere kadar özelleştirilmiş müşteri hizmetlerini kayıt edecek, tasnifleyecek, üretim birimlerine doğru sırada yönlendirecek sistemlere sahip olmak ve en önemlisi de bu üretimi yüksek adetlerde fakat her ihtiyaca özel gerçekleştirecek yeteneği geliştirmek gerekmektedir.

Türkiye’nin durumunu ele alırsak TOBB ve TEPAV’ın konu ile ilgili bir çalışmasında altı çizildiği gibi;

Şirketlerimiz bu yeni sürecin farkında değil ve bu konuda bir arayışları yok,
Bu konuda yetişmiş insan gücü de sınırlı
Ülkemizde ithal edilen ve bağımsız çalışan makinelerin kumanda fonksiyonlarını tam anlamı ile anlayıp çözecek eleman sıkıntısı çekiyoruz. Kaldı ki çok kısa bir zaman dilimi içinde

Tüm süreçleri birbirleri ile bağlantılı,

Yüksek verimlilikte,

İhtiyaca ve isteklere uygun partiler halinde üretim yapmaya imkân veren akıllı fabrikaların ürettikleri ürünler ile karşı karşıya kalacağız.

Coca-Cola sadece sizin adınızla üretim yaptığında veya Apple tam da sizin istediğiniz menü özelliklerine uygun bir telefonu sadece size özel olarak ve geleneksel bir üreticiden daha uygun maliyetler ile ürettiğindeki dünyaya hazır mıyız?

Daha bütün bunların temelini teşkil eden, görece ilkel ve basit ERP sistemleri dahi yeterince yaygın kullanılmazken nasıl rekabetçi bir ekonomiye sahip olacağız?

Yoksa bir sanayi devrimini daha mı ıskalayacağız…





1201 kez görüntülendi. 23.04.2020  tarihinde eklendi.
Yukarı Dön